DEĞİŞİK FORMLARDAKİ ÇOCUK İSTİSMARINDAN SONRA BEYİN YAPISINDAKİ ÖNEMLİ DEĞİŞİKLİKLER
Son zamanlarda, hepimizi yoğun bir şekilde etkileyen, çocuk istismarı olarak nitelendirdiğimiz cinsel, fiziksel, duygusal istismar ve çocuk ihmali giderek artmaktadır. Bu durum çocukların ruhsal-duygusal dünyasında tamiri pek de kolay olmayan sonuçlar doğurabilmektedir. Araştırmalar istismara uğrayan çocukların gelişimi ve potansiyelinin alt seviyelere düşebildiğini belirtmektedir. Peki, bu olay çocukların beyin gelişimlerini nasıl etkilemektedir?
Bilim insanları farklı türde hırpalanmanın beynin, istismar türünün işlenmesi ya da algılanmasıyla ilişkili olan bölgesindeki beyin zarının incelmesiyle ilişkisi olduğunu bulmuştur.
Çocukluk döneminde yaşanan farklı formlardaki istismarın, yetişkinlikte cinsel işlev bozukluğunun yanında ruhsal hastalıkların riskini de arttırdığı belirtiliyor. Fakat bunun nasıl olduğuyla ilgili çok az bilgi olduğundan içerisinde Miller Okulundan Leonard M. Miller Profesör, Psikiyatri ve Davranış Bilimleri Başkanı, Dr. Charles B. Nemeroff olan Uluslararası bir araştırma grubu, bu bağlantının sinirsel bir dayanağı olduğunu keşfetti. Bu çalışma Amerika Psikiyatri Dergisi’nin Haziran sayısında yayımlanmıştır.
Cinsel veya duygusal istismara ve kötü davranışlara maruz kalan çocuklar, bu kötü davranışın etkilerini beyin yapısında belirgin ve farklı değişikliklerle yansıtmaktadırlar.
Araştırmacılar, çocukluk istismarına maruz kalanlarda, yaşamlarının diğer evrelerinde, cinsel istismar dolayısıyla cinsel işlev bozukluğu gibi psikiyatrik hastalıklardan acı çekebilirler. Bu bilginin altını çizen mekanizmaların çok fazla anlaşılamamasından sonra, Nemeroff, Berlin Charite Tıp Üniversitesi’nden, Tıbbi Psikoloji Kurumu’nun yöneticisi olan Christine Heim yönetimindeki araştırma grubu ve ayrıca Montrealdeki McGill Üniversitesinden, Yaşlanma Çalışmaları Merkezi’nin yöneticisi olan Jens Pruessner, istismarın evrelerinde kortikal (beyin kabuğu)’de değişiklikler oluşturduğunu öne sürmüşlerdir. Bu olası değişiklikler üzerinde çalışmak ve çocukluklarında değişik türde istismara maruz kalmış 51 yetişkin kadının beynindeki değişiklikleri test edebilmek için, araştırmacılar Manyetik Rezonans Görüntüleme (MIR) tekniğini kullanmışlardır.
Bilim insanları, belirli formda hırpalama ve beynin istismar türünün işlenmesi ya da algılanmasıyla ilişkili olan bölgesindeki beyin zarının incelmesiyle ilişkisi olduğunu bulmuştur. Belirli bir şekilde, çocukluğunda cinsel istismara uğrayan kadınların, genital bölgesinin temsil edildiği somatosensori kabuğu daha ince bulunmuştur. Benzer bir şekilde, duygusal istismara maruz kalan kadınların ise, bireysel farkındalık, bireysel değerlendirme ve duygu düzenleme becerileriyle ilişkili olan beyindeki serebral kabuğunun kalınlığında azalma olduğu saptanmıştır.
Nemeroff, ‘Bu araştırma, beynin özelleşmiş bölgelerindeki uzun süreli değişimin, çocuk istismarı ve ihmali sonucunda oluştuğunun belgelendiği ilk çalışmadır. Bu çalışmadaki bulgularda, bu tarz erken yaşam travmalarının beyni bariz, uzun süreli etkilediğini ve yetişkinliklerdeki semptomların sebebi olduğunu bilmek, yaşam boyu oluşan psikiyatrik ve psikolojik yükünü azaltmak için müdahale edici yeni tedavilerin geliştirilmesinde önemli bir adım olduğu ortaya konulmuştur.’ demiştir.
Heim, ‘Bizim bulgularımız deneyime bağlı sinirsel esneklikle daha sonraki sağlık problemleri arasında belirgin bir bağlantı olduğunu işaret ediyor.’ demiştir ve Pruessner; ‘İstismar türüyle özdeşleşen beynin özelleşmiş bölgesindeki büyük etki göze çarpmaktadır.’ diyerek aynı fikirde olduğunu göstermiştir.
Bilim adamları, beyindeki kortex’in bölgesel olarak incelmesi, aniden duyusal deneyimi bloke ederek, istismar deneyiminden koruma mekanizması olarak işlev görmektedir. Fakat, beynin kabuksal bölümlerindeki bu incelme, yetişkinlikteki davranış problemlerinin gelişimine zemin oluşturabilir. Bu araştırmanın sonuçları, sinirsel esneklik konusundaki literatürü genişletmiş ve beyin kabuğunu temsil eden alanların, çocukların gelişimlerine uygun olmayacak ve zarar verici derecedeki duyusal deneyimler sonucunda küçülebileceğini göstermiştir.
Kaynak: https://www.sciencedaily.com/releases/2013/06/130601133735.htm
Çeviren: Zeliha Demirci