ZEKA GERÇEKTEN ÖLÇÜLMELİ MİDİR?
Her yıl zeki olmak ne demektir, zeka geliştirilebilir bir şey midir, ölçülebilir mi ve hatta tanımlanabilir mi şeklinde sorular gündeme gelmektedir. Beynin nasıl çalıştığı yönünde 10 yıllardır süren çalışmalara rağmen uzmanlar henüz kolay bir yanıt bulamamışlardır. Bilim insanları günümüzde zekanın birçok çeşidi olduğunu bilmektedirler. Zekanın belli yönlerinin güçlü bir genetik bileşene sahip olduğu ve zeka testlerinden elde edilen skorların okul performansı, gelecekteki gelir seviyesi, sağlık ve benzeri alanlarla bağlantılı olduğu da bilinmektedir. Fakat IQ seviyesi insanların hayatta ne kadar iyi olabilecekleri konusundaki tek etken olmaktan oldukça uzaktır. Ayrıca zekadaki doğuştan gelen farklılıklar insanları huzursuz etmeyi sürdürmektedir, bunun nedeni büyük ihtimalle kimin kimden daha zeki olduğunu belirlemede tartışılan ve köklü bir geçmişe sahip olan ırkçılık, cinsiyetçilik, sınıf ayrımı ve hatta dini farklılıklardır.
Araştırmacılar 1800lü yıllardan beri zekanın doğasını anlamaya çalışmaktadırlar ancak eski çalışmalar, karmaşıklıklar tarafından engellenmiştir. Sorunun bir parçası da zeka testlerinin kimsenin neyi ölçtüğü konusunda çok özel bir tanımlaması yokken dizayn edilmiş olmasıdır. Dahası Sör Francis Galton, İngiliz bilimadamı, zekanın kalıtımsal olup olmadığını test etmek için istatistiği kullanan ilk bilimadamıdır, kendisi aynı zamanda insan ırkını iyileştirmeye çalışmıştır ve iyi özelliklerin doğuştan geldiğine ve zorlanmış arındırmalara ve bunun gibi başka korkunç sonuçlara neden olduğuna inanmıştır.
1900lü yılların başında, Fransız psikolog Alfred Binet hangi çocukların okulda ekstra yardıma ihtiyacı olup olmadığını bulmak için bir test geliştirmiştir ve bu çalışması daha çok sözel yeteneğe odaklı Stanford-Binet Zeka Skalası ismiyle tüzel kişilik kazanmıştır. Bu ve diğer çağdaş zeka testleri yeni çalışmaların zekanın ne olduğunu konusundaki anlayışımızı değiştirdikçe zaman içinde değişiklik göstermiştir.
Genellikle farklı IQ testleri birbirleriyle yüksek uyum içerisindedir ve alınan skorlar gerçek hayattaki sonuçlarla bağlantılıdır. Örneğin, bu testlerde düşük skor elde eden kişilerle yüksek skor alanlar kıyaslandığında, yüksek skor elde eden kişilerin daha çok patente sahip olduğu, daha çok akademik makale yayınladığı ve daha yüksek gelirler elde ettiği gözlenmiştir. Fakat bir IQ testini iyi yapmak başarıyı öngörmediği gibi ortalama ya da göreceli düşük skorlar da zavallı bir yaşamı öngörmez. David Lubinksi, psikolog, “Bu yüzden yüksek IQya sahip olmak büyük motorlu bir arabaya sahip olmak gibidir.” der. “Eğer arabada benzin yoksa hiçbir yere gitmiyorsunuz demektir ve eğer yol koşulları kötüyse yine hiçbir yere gidemezsiniz.” Zeka söz konusu olduğunda da, beyninizin gücünün avantajını kullanabilmeniz için sağlıklı olmaya, çok çalışmaya ve iyi bir motivasyona ihtiyacınız vardır.
Diğer bir zorluk da zekanın birden fazla çeşidi olmasıdır. Bunlardan biri, insanların ne kadar bilgi kazanabileceğini ölçen ve eğitim seviyesiyle oldukça yüksek bir bağlantıya sahip olan kristal zekadır. Zekanın diğer yüzündeyse mantıksal yetenek ve yeni sorunların çözümü gibi alanlarda aktif olan akışkan zeka vardır. İkizlerle yapılan çalışmalara göre akışkan zeka büyük oranda genetiktir. Çift yumurta ikizlerine kıyasla, tek yumurta ikizleri akışkan zeka ölçümlerinde birbirleriyle çok daha fazla benzerlik göstermektedirler. Ancak, yapılan yeni çalışmaya göre bu durum sadece yüksek ekonomik statüye sahip insanlarda görülmektedir, en azından Amerika Birleşik Devletleri’nde. Diğer bir deyişle, insanlar göreceli iyi bir eğitim aldıklarında IQ genler etkisini gösterir.
Bilim insanları zekanın bileşenleri hakkında daha fazla şey öğrendikçe, insanların düşünme yöntemlerindeki farklılıkları belirlemek için yeni yollar geliştirmektedirler. Geleneksel IQ testleri daha çok matematiksel ve sözel beceriye odaklanmaktadır. Şimdilerde ise uzaysal düşünme ve gözle şekilleri döndürme gibi yeteneklerin pilotlar, ortopedi cerrahları, mimarlar ve benzeri meslek grupları için gerekli olduğu açıkça görülmektedir. Bazı yeni testler bu becerileri değerlendirmektedir.
Testler daha incelikli olmaya başlamasına rağmen IQ testlerinin ne olması gerektiği konusundaki tartışmalar sürmektedir. Askeri servis, zeka testini insanları zorlu noktalara yerleştirmek için kullanmaktadır ve uzmanların söylediğine göre bu değerlendirmeler sorumlu ve duyarlı bir şekilde kullanıldığı takdirde profesyonel alanlarda ve eğitim alanlarında da kullanışlı olabilir.
Örneğin, okulda zorluk çeken çocuklar için zeka testleri, onların derslerden sıkılacak kadar zeki mi olduğunu yoksa özel bir desteğe ihtiyaç duyacak derecede zeka eksikliği mi yaşadıklarını belirlemede yardımcı olur. Zihinsel güç veya zayıflıklar hakkında bilgi sahibi olmak öğretmenlerin eğitimi çocuklar için uygun hale getirmesine ve çocukları yeteneklerine uygun mesleklere yönlendirmelerine yardımcı olur.
Diğer yandan, uzmanlara göre, her çocuğa zeka testi uygulamak ve skorlarını duyurmak iyi bir fikir değildir; çünkü bu durum beklentileri gereksiz ve adil olmayan bir şekilde değiştirecektir. Lubinski’ye göre IQ testleri diğer her araç gibi zarar da verebilir harika bir iş de çıkarabilir; her iki durumun da örnekleri mevcuttur.
Kaynak: http://news.discovery.com/human/life/can-intelligence-really-be-measured-1310011.htm