TZV Başkanı Emrehan Halıcı’nın Zeka ve Yetenek Kongresi Konuşması
Sayın Bakanım, değerli katılımcılar, sayın basın mensupları, sevgili konuklar,
Türkiye Zeka Vakfı olarak bugün iki etkinlik birden gerçekleştriyoruz. Türkiye 18. Zeka Oyunları Yarışması Finali ve Zeka ve Yetenek Kongresi.
Öncelikle katkılarından dolayı Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırmalar Kurumu’na, Orta Doğu Teknik Üniversitesi’ne, TOBB Üniversitesi’ne, Milli Eğitim Bakanlığı’na, sponsorlarımız Türkiye İş Bankası’na ve Google Türkiye’ye ve bize ev sahipliği yapan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin çalışanlarına ve başkanı Sayın Cemil Çiçek’e şükranlarımızı sunuyoruz.
Geçen sene gene bu salonda yapılan Türkiye Zeka Oyunları Yarışması’nın ödül töreninde üstün zekaya ve üstün yeteneğe sahip çocuklarımızla ilgili yapılan çalışmalarda önemli gelişmeler yaşandığını konuşmuştuk. TBMM’de üstün yetenekli, üstün zekalı çocukları araştırma komisyonundan, Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu’nda konuyla ilgili bir strateji oluşturma kararından bahsetmiştik. Ve Türkiye Zeka Vakfı olarak bu gelişmelerin her yönüyle değerlendiileceği etkinlikler, toplantılar düzenleme düşüncemizi sizlele paylaşmıştık.
Zeka ve Yetenek Kongresi bu düşüncemizin ürünüdür.
Bir gün gibi kısa bir süre bu konu için yeterli değildir. Ancak bu kongrede ortaya çıkacak fikirler doğrultusunda toplantılarımız, buluşmalarımız fiziki ve elektronik ortamlarda devam edecektir. Örneğin 2014 Mayıs ayında “Özgün Projeler ve Uygulamalar Buluşması”nı gerçekleştireceğiz. Bu kongrede sunum yapma isteklerine zaman darlığı nedeniyle olumlu yanıt veremediğimiz çok sayıda bilim insanlarımız ve uzmanlarımızla bu buluşmada birlikte olacağız.
Değerli konuklar,
Üstün zekaya ve yeteneğe sahip insanlar,sadece kendi ülkelerinin değil, tüm dünyanın hazineleridir. Dünyamızı değiştiren, hayatımıza kolaylıklar ve yeni renkler katan tüm gelişmeler onlar sayesinde gerçekleşmiştir.
4-5 milyar senelik bir geçmişe sahip olduğu tahmin edilen dünyamızın çok eskilere gitmeden, sadece 200 sene önceki halini bile bugünümüzle kıyasladığımızda akıl almaz bir değişim yaşandığını görüyoruz. Yaşlı dünyamızda son 200 senede yaşanan değişiklikler, milyarlarca yılda yaşananlardan çok daha fazla.
Peki bu değişim, bu gelişim bir yerde duracak mı?
Hayır. Durmayacak, devam edecek, hem de artan bir hızla devam edecek.
Şu an hayal bile edemediğimiz gelişmelere çocuklarımız, torunlarımız tanıklık edecekler. Tıpkı dedelerimizin hayal edemediklerine bugün bizlerin tanıklık ettiği gibi.
Bu gelişmeleri az sayıdaki üstün zeka ve yeteneğe sahip insana borçluyuz.
Leonardo da Vinci, Gutenberg, Newton, Bell, Edison, Einstein, Steve Jobs, Bill Gates hemen sayabileceğimiz isimlerden bazılarıdır.
Ülkemizde genellikle yanlış yaklaşılan durum, üstün zekanın sadece derslerde ve sınavlardaki başarıyla değerlendirilmesidir. Oysa dahilerin ve biraz önce saydığım isimlerin çoğu, eğitim hayatlarında özel bir başarı göstermemişlerdir. Buna rağmen, ortaya koydukları eserleriyle hepimizin hayranlığını kazanmışlardır.
Önemli olan; bilime, teknolojiye, sanata katkı yapabilecek bu beyinlerin olabildiğince erken yaşta tespit edilmeleri ve doğru yönlendirilmeleridir.
Tek tip öğrenciyi ve sınavlarda başarıyı hedefleyen bir eğitim sistemi yerine, farklı beceri ve yeteneklerin belirlendiği ve geliştirildiği, yetkin olduğu alanda ilerledikleri için başarılı ve mutlu olan öğrencileri hedefleyen bir eğitim sistemi gereklidir.
Bu öğrenciler arasında üstün özelliklere sahip olanlar ise özel bir program çerçevesinde desteklenmeli ve takip edilmelidir.
Böyle bir program şu an ülkemizde ne yazık ki mevcut değildir. Programın olmaması ne kadar kötüyse, olası programlara gereğinden fazla kişinin katılması da o kadar kötüdür. Benim önerim, böyle bir programa, her ile belli kontenjanlar ayırarak çok sayıda kişiyi dahil etmek yerine, Türkiye’nin neresinde olursa olsun gerçekten üstün zekaya ve yeteneğe sahip olan az sayıda kişiyle başlamaktır. Böylelikle hem destek ve takip olanakları daha geniş olur, hem de odaklanmış uygulamalardan elde edilen sonuçlar ve birikim doğrultusunda program daha çok kişiyi kapsayacak biçimde büyütülebilir.
Bu kongrede bu konuyla ilgili farklı görüşler ortaya atılabilir. Zaten amacımız da tartışarak ülkemiz için en uygun olan model seçeneklerini belirleyebilmektir.
Değerli konuklar,
Üstün zeka kavramının hem çekici hem de itici yönleri var.
Herkes kendisinin ve sevdiklerinin yüksek bir zekaya sahip olmasını ister ya da öyle olduğunu düşünür. Ancak bu kavramın, insanlar arasında ayrıştırıcı, sınıflaştırıcı bir olumsuz etkisi olduğunu düşünenler de az değilidir.
Muhtemel olumsuzluklardan dolayı bu insanların es geçilmesi, görmezden gelinmesi yanlış olur. Uygarlığa ve dünyaya yön verebilecek ve ülkelerine gurur ve onur kazandırabilecek olan bu insanları muhakkak bulmalı, onlara özenle yaklaşmalı ve hakettikleri değeri vermeliyiz.
Zeka insanlar için ne kadar önemliyse, üstün zekalı insanlar da toplumlar için o kadar önemlidir.
Hem kendi zeka ve yetenğimizi geliştirmek, hem de üstün zeka ve yeteneğe sahip kişilerin topluma kazandırabilmek için bir reforma ihtiyacımız var.
Bilim, teknoloji ve sanat üretimini hedef alacak olan bu reformun temel ögesi, düşünen, sorgulayan, zeka ve yeteneğinin kıymetini bilen ve sürekli geliştirmeye çalışan, yaratıcı insanlar olacaktır.
Bu reform aynı zamanda, ülkemizi bilgi toplumuna dönüştürmemiz için gerekli olan Bilgi Reformu’nun bir parçasıdır, tamamlayıcısıdır.
Kongremizin böyle bir reform girişimine katkı yapmasını diliyor, hepinizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.