Yakın Kişisel İlişkiler, Öğrenme Güçlükleriyle Baş Etmeye Yardımcı Oluyor
Öğrenme güçlüğü olan pek çok çocuğun, derslerin yanında, okulda baş etmesi gereken bazı sosyal ve duygusal güçlükler bulunur. Depresyon, anksiyete ve izolasyon bu güçlüklerden başlıcaları olarak belirleniyor. Öğrenme güçlüğü olan çocukların, sıklıkla erken çocukluktan başlayarak ergenlik dönemine kadar süren bir duygusal tribülans içerisine girebildikleri görülüyor.
Dr. Michal Al-Yago, öğrenme güçlüğü olan gençlerin, kendileri için önemli olan kişilerle – başta aile ve öğretmenler – yakın ilişkiler kurmaları halinde, hem öğrenme güçlükleriyle hem de sosyo- duygusal güçlüklerle baş edebileceklerini belirtiyor.
Journal of Youth and Adolescence dergisinde yayımlanan son çalışmada, öğrenme güçlüğü olan ergenlerin diğer akranlarına kıyasla anneleriyle daha az güvenli bağlanma ilişkileri kurdukları belirleniyor. Bu durumda yakın ve destekleyici ilişkilerden yoksun kalan ergenlerde; depresyon, izolasyon, agresyon ve diğer davranış problemlerinin görülme sıklığının artacağı üzerinde duruluyor.
Bağlanma teorisinin kilit rolünü vurgulayan Dr. Yago ve ekibinin; erken dönem bağlanma stillerinin daha sonraki aile, arkadaş, romantik ilişkilerde oldukça etkisi olduğu bilgisinden hareketle yaptıkları çalışmaya, yaşları 15-17 aralığında öğrenme güçlüğü olduğu belirlenen 181 ergen birey ile normal gelişim gösteren 188 ergen birey katılıyor.
Katılımcıların tümü, bağlanma stilleri, öğretmenleri ile olan ilişkileri ile yalnızlık, reddedilme, agresyon ve davranış problemlerine yönelik bir dizi ölçek dolduruyorlar.
Sonuç olarak, öğrenme güçlüğü olanların akranlarına oranla, öğrenme becerileri önünde bir şekilde engel teşkil edebilecek, çok daha fazla sosyoduygusal sorun yaşadıkları belirleniyor. Yapılan çalışmadan elde edilen bulguların, hem klinisyenlere hem de eğitimcilere rehberlik edebileceği belirtiliyor.
-sciencedaily-