İkinci Beynimiz Hislerimizi Belirliyor
Kaç kişi bir sabah okula giderken, azılı bir sınavdan önce ya da kalabalıklar önünde yapacağı sunumun olduğu bir gün, “birdenbire” mide ağrıları çekmemiştir ki?
Ya da canımızın sıkılmasıyla birlikte buzdolabıyla olan yakın ilişkimiz arasında doğrusal bir oran olduğunu kaç kişi fark etmemiştir? Muhtemelen, “mide kazınması” hissi de tanıdık gelecektir.
Bu hissin sıklıkla gözden kaçırılan nedeninin midedeki sinir hücreleri ağı olduğundan bahseder araştırmacılar. Bilimcilerin mideye ‘ikinci beyin’ ismini vermesinin tek sebebi de midede geniş yer kaplayan bu sinir ağlarıdır.
Bu küçük “beyin”, kafatasımızın içindekiyle bir araya geldiğinde hem ruhsal durumumuzu etkiliyor hem de kimi hastalıklarda önemli roller oynayabiliyor. Midenin etkileri her ne kadar sandığımızdan fazla olsa da, herhangi bir bilinçli düşüncede ya da karar alma aşamasında elbette asıl görev onun değil.
New York Presbiteryen Hastanesi Hücre Biyolojisi ve Anatomisi Bölümü ve Colombia Üniversitesi Tıp Merkezi’nin yöneticisi Michael Gershon, bu durumla ilgili olarak; “kafamızın içindeki beynin ellerini sindirimin kirli işlerine bulaştırması gerekmiyor, bu yüzden de iş mideye devredilmiş durumda” diyor.
Gershon’a göre, midemizdeki kazınma hissinin sebebi strese verdiğimiz fizyolojik tepkinin bir parçası aslında. Sindirim sistemiyle ilgili (gastrointestinal) karmaşalar ruh halimizi “ekşitebilir”, günlük duygu durumlarımızı değiştirebilir. Hatta mutluluk, ikinci
beyinden yukarıdakine ulaşan mesajlarla sandığımızdan çok daha fazla ilgili olabilir.
Gershon’a göre; örneğin, vagus sinirinin elektriksel uyarımı, depresyon tedavisinde
faydalı olabilir.”
TÜBİTAK Bilim Teknik/Elif Demirci