Zekanın Çeşitliliği
Zekanın önemli bir özelliği son derece dinamik olmasıdır. İnsan beyni oldukça etkileşimlidir. Her yaptığınız işte beyninizin birçok parçasını kullanırsınız. Zaten gerçek manada büyük olarak tanımlayabileceğimiz buluşlar beynin birçok şey arasında yeni bağlantılar bulmasıyla, yani dinamik bir biçimde kullanılmasıyla gerçekleşir.
Örneğin, Albert Einstein zekanın bu dinamik özelliğini en iyi biçimde kullanan kişilerdendi. Bir bilim adamı ve matematikçi olarak üstün yeteneği efsane haline geldi. Ancak Einstein çok yönlü bir öğrenciydi. Zihnini zorlayan her türlü şeyi farklı biçimlerde kullanabileceğine inanırdı. Örneğin, sezgi ve hayal gücü hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak için, şairlerle röportaj yaptığı dahi oldu.
Walter Isaacson, Einstein biyografisinde şöyle der; “Genç bir öğrenci olarak ezberi asla iyi değildi. Daha sonraları bir kuramcı olduğunda, başarılı olmasının nedeni zihinsel işlem gücünün inanılmaz kuvvetinden değil, hayal gücü ve yaratıcılığından kaynaklanıyordu. Karmaşık denklemler kurabiliyordu ama daha da önemlisi matematiğin doğanın sahip olduğu mucizeleri tanımlamak için kullandığı bir dil olduğunu biliyordu.” Einstein çalışmalarında herhangi bir zorlukla karşılaştığında keman çalardı. Einstein’ın bir arkadaşı Isaacson’a şöyle demiş: “Sık sık geç saatlerde mutfakta keman çalardı. Karmaşık problemleri nasıl çözeceğini düşünürken kemanından harika melodiler yükselirdi. Sonra aniden keman çalmayı bırakıp heyecanla “Tamam, buldum!” diye bağırırdı. Sanki ansın ilham gelirdi ve müzik çalarken çözümü buluverirdi.”
Aslında Einstein’ın anlamış olduğu şey, zihinsel gelişimin ve yaratıcılığın zekanın dinamik yönünü kucaklamakla ortaya çıktığıdır. Gelişim kıyaslama yoluyla, sadece etrafımızdaki şeylerin birbirlerinden nasıl farklı olduğunu fark ederek değil de bunların birbirleriyle nasıl bir ilişki içinde olduğunu görerek gerçekleşir.
Ken Robinson ve Lou Aronica / ÖZ